Bu gün CNNTürk kanalında, Tarafsız Bölge programı sırasında ibretlik anlar yaşandı.
Özellikle Fehmi Demir söylemleriyle tüylerimi diken diken etti doğrusu.
Kendisi Kürtlerin kendi dilleri, kendi yönetimlerini kapsayan federetif bir formül istediğini,bu federasyon modelinin dünyada pek çok örneği olduğunu, bu coğrafyada kürtlerin ve tüm diğer etnik kökenleri temsil edenlerin, federetif bir yapıyla, yeralması gerektiğini belirtirken, allahtan Prof.Dr. Nurşen Mazıcı, kendisine ortak bir dil olmadığı taktirde, ortak sınırların olmayacağını hatırlattı.
Fehmi Bey bunun üzerine olamamasının bir nedeni bulunmadığını, bunun pek çok örneği olduğunu ifade ederken, Sayın Nurşen Mazıcı "doğru dürüst bir birlik oluşturabilmiş hiç bir örnek veremezsiniz buyrun verin bir örnek" diyerek topu Fehmi beye attı.
Açıkçası bu ana kadar oldukça gerilmiş PKK'nın manifestosu gibi ortaya konan bu durumun aslında yapılmak istenen şey olduğunun gözler önüne serilmesinden de ürkmüştüm.
Bu sırada Fehmi bey, Sayın Mazıcı'ya İsveç örneğini verince, Sayın Mazıcı İsveçte kendisinin de bulunduğunu ve kantonlar arası ayrı dillerin konuşulduğunun doğru olduğunu ama bu nedenle, bir kişinin; bulunduğu kantondan ayrılıp başka bir kantona yerleşemediğini, bunun hoş karşılanmadığını ve o kişinin dışlanacağını dolayısıyla başarılı olmuş bir örnek olmayacağını söyleyerek, açıkçası benim fehmi beyin gırtlağına sarılmak isteğimi son derece güzel bir üslupla bastırmış oldu.
Çünkü Fehmi bey açıkçası bu durumdan baya rahatsız olmuştu ve hata yapmış olduğunu farketti ki başka bir örnek bulabilmek için çırpınmaya başladı.
Sayın Mazıcı bu noktada Türkiye de yugoslavya modelinin uygulanmaya çalışıldığının üzerine vurgu yaparak, bunun bölünmeye sebep olacağını, farkli dil ve federasyonu istemenin hep sonunda kan dökülmesine neden olduğunun tarih boyunca örnekleri olduğunu, bunun yerine bir üst kimlikte ve bir resmi dilde uzlaşmanın, kültürel farklılığa rağmen coğrafi sınırların korunmasına ve barışın korunmasına katkısı olacağını, aksi halde tarafların birbiri ile çatışma içerisine itileceği gerçeğine vurgu yaparak sözünü tamamladı.
Kendisine ister istemez hak verdim.
Sonra; bir ay önce bunları duymuş olsaydım dağa çıkıp, kuvva_ı milliye hareketinin öncülerinden olmaya kalkabileceğimi, ama bugün bu fikre alışmaya başladığımı farkettim.
İlginç değil mi ? Benim gibi azılı Türk milliyetçisi bir kişiyi bile, enformasyon taktikleri ile yavaş yavaş, iki dil kavramına alıştırmaya hatta bunun olmaması halinde ortalığın fena karışacağına öyle güzel alıştırdılar ki !
Bu oyunu bu ülkede artık AKP ve PKK gerçekten çok bilinçli ve çok profesyonelce oynamaya başladılar.
Bir fikri ortaya at, bırak her platformda tartışılsın, olumlu yada olumsuz... Bunun bir önemi yok, çünkü amaç zaten tartışılması ve kulakların beyinlerin kavramlara alışmasının sağlanması ve toplumun tepkilerinin ön tetiklemelerle azaltılması, aynı zamanda ölçülmesi.
Ya sonrasında ? İşte o noktada ben yaptım oldu denildiğinde, uyuşmuş beyinlerimiz nasılsa bu kaçınılmazdı diyerek susmakta ve aşırı tepkiler vermemekte.
Sonrasında da zaten gündem değiştiğinden millet daha ne olduğunu bile anlamadan istenen değişim gerçekleştirilmektedir.
Bu uygulama Amerikan siyasi hayatının, enformatik seçim taktiklerini fazla andırmıyormu sizce ? Açıkçası amerikan halkı üzerinde kullandıkları enformatif uygunlaştırma politikasının, bire bir ülkemizde uygulanmasına seyirci olmaktayız.
Son olarak bu gün Türkiyede sahnelenen bu oyunların bundan 12 yıl kadar önce Yugoslavyada sergilendiğini ve bunun sonuçlarını lütfen unutmayalım. Buradan kendini kürt olarak tanımlayan kişilere sesleniyorum, eğer varolmak ve bu coğrafyada barış içerisinde yaşamak istiyorsanız, Yugoslav çözümünün sonuçlarını unutmayınız. Teknolojik ve askeri olarak üstün olan sırpların her şeye rağmen istediklerini aldıklarını, tüm acıları ise azınlıkların çektiğini asla asla unutmasınlar.
Kendi mahvınıza neden olabilecek bu aptalca çabaları bir kenara bırakın.
Bu günki Tarafsız Bölge programına bence damgasını basan ve herkesin hatırlaması gereken sahne, Sayın Yaşar Okuyanın, Fehmi Demire gösterdiği gazete küpürü ve yüksek sesle başlığını okuyarak sorduğu şu sorudur :
"Fehmi Bey bakınız bu gazete sayfasında, PKK tarafından döşenen bir mayınla sakat bırakılan bir subayımızın, hayatı söndürülen bir Türk kahramanının teselliyi, desteği ve yaşama azmini bir Kürt kızında bulduğunu yazıyor, işte Türkiyenin gerçeği budur, siz bu gerçeği nasıl değiştireceksiniz bu tabloyu nasıl ayrıştıracaksınız."
Sayın Okuyan; Kararlı ve gerçekçi duruşunuz için sizi tebrik eder, milletimizin geleceği için bu tür platformlarda mücadelenizin devamını canı gönülden dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder